İnsanlar Tibet'i düşündüğünde, herkesin aklına gelen çok kutsal antik saray, mavi gökyüzü, beyaz bulutlar ve sığır ve koyun sürüleri ile ülkemizin en yüksek şehrinde inşa edilir. Manzara çok güzel ve gizemlidir. Ama herkesin hayalinde Tibet'in Kentleşme süreci aynı zamanda çok geri kalmış bir şehirdir.
Tibet'in göçebe bir yaşam olduğu doğrudur ve buradaki topraklar seyrek nüfusludur. Çoğu insansız topraklardır. Sakinler de çok dağınıktır. İnsanların aklına ilk gelen şey, kendi sebzelerini yaşayıp kendi sebzelerini yaptıklarıdır. Barlar, sinemalar vs. yok. İnekleri ve koyunları beslemeye ek olarak, cep telefonlarıyla oynarken bile WiFi sinyali çok zayıf olabilir. Ama aslında Tibetlilerin yaşamları herkesin düşündüğünden çok daha zengin. Ve gece hayatı da çok heyecan verici.
Mart, Tibet'teki en güzel zamandır. Buradaki görkemli Potala Sarayı ve Tibet tarzı binalar son derece güzel ve birlikte iyi çalışıyorlar. Özellikle Tibet'teki gençler, bir zamanlar yıkanmaya giden ve çok sessiz bir hayat yaşamak isteyen bir güzellik vardı ama geceleri Tibet'teki gençlerin geceleri yalnız bir çadırda mahsur kalmadıklarını gördüler. Kendi benzersiz boş zaman ve eğlence projeleri var.
Tibet'teki Lhasa çok güzel bir gece pazarıyla trend oluyor.Genellikle herkes yurtta yarım saatten daha kısa sürede gidebilir. Buradaki teyzem de Tibet'in eşsiz etnik meydanında şehrin sokaklarında dans edecek. dans. Tibet'te bir de yerel barlar sokağı var.Bu barlar genellikle sabah ikiye kadar açık ve dekorasyon tarzı bir çobana çok benziyor.
Barda yeterince şarabınız varsa, buradaki yemek sokağı da herkesin otantik lezzetleri tatmasına izin verebilir. Özellikle buradaki kuzu şişleri bir ısırıktan sonra koku dolu. Tibet'teki yaşamın temposu nispeten yavaş olduğu için, herkes oynamıyor ve ertesi gün işe gitmeyi düşünmüyor. Aksine çok rahat ve mutlu. İnsanların bu duyguya bir anda aşık olmalarını sağlar.
Tibet'e turizm için geldiğinizde mutlaka akşam mutlaka bir göz atın. Tibet gerçekten herkesin hayal ettiği gibi değil.