Yürümek ve yürümek, oynamayı göze alamayacak yaşa ulaşmıştır. Yürürken, artık herkese iyi davranmadığım için uyandım ve bana iyi gelenlere karşı iyiydim. Yürürken uzun süre bunun doğru olmayabileceğini biliyorum ama kesinlikle insanların kalbini görebilecek.
Yürümek ve yürümek, anlıyorum, kimse seni bir ebeveyn gibi hoş görmeyecek ve affetmeyecek. Yürürken korkuyordum çünkü yaşlandıkça akrabalarım beni daha çok terk ediyor. Hayat süreksizdir!
Yürürken korkuyordum çünkü dikkatli olmazsam iç organlarım zarar görürdü. Yara izleriyle kaplı acıdan korkuyorum! Yürürken değiştim, tüm acıyı tek başıma inatla taşıdım, daha çok bir kaktüs gibi inatçı oldum ve bıraktığım her yerde yaşayabilirdim. Yürürken, artık o kadar paranoyak olmadığımı ve artık biraz ısrara o kadar bağlı olmadığımı fark ettim.
Yürürken olgunlaşıyorum ve anlayamadığım pek çok şeye göz yumabiliyorum. Yürümek ve yürümek, ayıkım, herkes seninle her şeyi yaşamaya istekli değil. Yürürken, onu görebiliyorum. Bazen hayat orada olmalı ama onu zorlayacak zaman yok! Yürürken net görebiliyorum, başkalarını kıskanmak istemiyorum, iyiyim! Mutluluk, evinizin ne kadar büyük olduğu değil, evdeki kahkahadır. Ne kadar lüks sürdüğünüz değil, güvenliğinizdir. Ne kadar para biriktirdiğiniz değil, her gün beden ve zihin özgürlüğüdür.
Sevgilinizin ne kadar güzel olduğu değil, sevgilinizin gülüşüdür. Kaç yaşında memur olduğun değil ama insanlar senin iyi bir insan olduğunu söylüyor. Bu iyi yemek yemek ve iyi giyinmekle ilgili değil, hastalanmamak veya acı çekmemekle ilgili.
Başarılı olduğunuzda ne kadar hevesli olduğunuz değil, ama hüsrana uğradığınızda size şöyle bir ses gelir: Arkadaşlar, hadi! Ne kadar tatlı konuşma duyduğun değil, ama biri sana üzgün ve ağlarken şöyle dedi: Sorun değil, buradayım ... --Kendime