Oksijen ve insan arasındaki ilişki bir insan gölgesi gibidir, birbirlerine bağımlıdırlar ve birbirlerinden ayrılmamaktadırlar.Araştırmacılar, anaerobik bakteriler dışında, yeryüzündeki canlı organizmaların hayatta kalmak için oksijene bağımlı göründüğünü ve oksijenin katılımcı bir organizma olması gerektiğini iddia ediyorlar. Yeni nesil atışların vücuttaki tüm süreci, yaşamın devamı için enerji sağlayabilir ve oksijen miktarı da dünyanın atmosfer koşullarını değiştirir.
Biyolojik evrim süreci, dünyanın çevresinin değişimini etkiler, bu nedenle dünyadaki oksijen konsantrasyonundaki dalgalanmalar da organizmaların evrimini etkileyecektir. Oksijenin varlığından dolayı ozon tabakası yeryüzünün atmosferinde belirir, varlığından dolayı yeryüzündeki canlıları ultraviyole ışınlarından ve kuvvetli ışıktan korur. Böylesine önemli bir gaz sadece yeryüzünde mi bulunur? Başka yerlerde oksijen var mı?
Son basında çıkan haberlere göre, bir Japon araştırma ekibi Şili, Güney Amerika'da Atacama radyo teleskopunu kullandı ve Dünya'dan yaklaşık 13.28 milyar ışıkyılı uzaklıkta oksijenin varlığını keşfetti. Bu, oksijeni tespit edebilecek en uzak insan kaydıdır.
Araştırmacılar, gözlemler yoluyla 13.28 milyar yıl önce evrende büyük miktarda oksijen olduğu sonucuna varılabileceğini ve bu sonuçların bulgularının insanların evrenin ilk aşamalarında yıldızların nasıl oluştuğunu keşfetmesine çok yardımcı olacağını iddia ediyorlar.
Japon araştırma ekibi 2016 gibi erken bir tarihte Samanyolu'nu Aslan yönünde tespit etmeye başladı ve birden fazla tespit sırasında aerobik özelliklere sahip bir ışık buldu. Bu analizden, Samanyolu'nda 13,2 milyar ışıkyılı ötesinde keşfedilen malzemenin insanlık için en uzun tarihsel rekoru oluşturduğu sonucuna varıldı.
Ekibe göre, oksijen, evrenin başlangıcında güneşin 8 katından fazla ağırlığa sahip büyük bir yıldızın içinde nükleer füzyonla üretilmiş olmalıydı.Oksijen, yıldızın yaşamının son aşamasında süpernova patlamalarının etkisiyle uzaya dağılmıştı.
Süpernova patlaması: Büyük bir yıldızın iç sıcaklığı yüzeyden çok daha yüksektir ve en büyük süperdev yıldızın çekirdek sıcaklığı 1 milyar K'yı aşar. Kararlı bir yıldız için çekirdek sıcaklığın teorik üst sınırı 6 milyar K'dır. Bu sıcaklığın üzerinde, yıldızın iç maddesi tarafından yayılan fotonların enerjisi, birbirleriyle çarpıştıklarında pozitif ve negatif elektron çiftlerine dönüşebilecek kadar yüksek olacaktır.Böyle bir reaksiyon yıldızın dengesini bozacak ve sonunda büyük bir patlamayla yok olacaktır.