Evren uçsuz bucaksız ve sonsuzdur ve her gün her türlü tuhaf şey olur, ancak en harika fenomen, bazı devasa gök cisimleri veya evrendeki çeşitli astronomik olaylar değildir. En harika şey hayattır. Yaşamın ortaya çıkışı evrendeki en büyük mucize olarak kabul edilebilir Hayatın kendisi bir çelişkidir.Cansız atomlar ve moleküller neden canlı bireyler oluşturur?
Öyleyse hayatın ortaya çıkması tesadüfi mi yoksa kaçınılmaz mı? Neden yaratıldık? Bu sorun hala çözülmemiş bir muamma ve bilim ve teknolojimizin kısa sürede çözemeyeceğine inanıyorum. İnsan, evrende zorlukla bir tür gelişmiş canlı olarak kabul edilebilir, yeryüzünde binlerce yıllık evrimin ardından birçok rakibi başarıyla mağlup ederek yeryüzünün efendisi oldular. Güneş sisteminden bile uçamasak da, insanlar çok umut verici bir tür. Uzak gelecekte, evreni dönüştürme yeteneği kazanabiliriz.
İnsanoğlunun yaratıcılığı sonsuz olsa da, taşıyıcı olarak dünyaya güvenmeli ve uygun bir yaşam ortamına sahip olmalıyız, bu nedenle dış dünyayı tanıma kabiliyetimiz sıkı sıkıya tutulmuştur. Varoluşunuzun anlamını yitirdiniz! Bu aşamada, sadece yaşamın en temel yeteneği olan hayatta kalma becerisini gerçekleştirebiliriz. Sadece hayatta kalarak diğer konuları düşünmek için zamanım olabilir! Şimdi teoloji ve bilimi birleştiren bir teori var, yani farklı seviyelerde yaratıcılar tarafından farklı yaşam formları yaratılıyor.
Budist okulunda bir çiçeğin bir dünyası ve bir yaprağın bir bodhi'ye sahip olduğu bir söz vardır. Her birimiz, içinde binlerce canlının yaşadığı bir evren olarak da kabul edilebiliriz. Öyleyse, içinde yaşadığımız evren kime ait? Başka bir büyük evrendeki bir birey olabilir mi? Evren, insan ve yaşam arasındaki bağlantı çok karmaşık, ancak bilim adamları onları incelemekten asla vazgeçmediler!