Daha sonra trene ilk bindiğimde il başkentine gittim.Fener Festivali gecesiydi.Pingyao İstasyonu'ndan geçtikten sonra karanlık gece bir anda parlak havai fişeklere büründü. Festivali ilk kez trende geçirdim. Pingyao hakkında ilk izlenimim olan şehirde parlak bir şekilde göz kamaştırıcı havai fişekler patlatıldı. Çok geçtikten sonra, ama hiç durmadan, demiryolunun kenarındaki evler o kadar alçak ve her yerde karanlık, gözüme hiç iyi gelmiyor. Nihayet 2009 Bahar Şenliği'nden sonra memleketime giderken ailemle birlikte geçtim, orada bir gece kaldım ve o şehre ilk adımımı attım. Kasvetli bir gökyüzü ve gece düşmek üzereydi, kapıya dikkatlice bakmadım, babam arabayı rehberle şehirdeki ara sokaklara çevirmişti. Birçok dönüşten sonra nihayet daha geniş bir caddeye ulaştım ve iki girişi olan küçük avlu oteline girdim.Kang ailesinde uyuyabileceğimi beklemiyordum ama bu Kang diğer Kang değil. Izgaralı küçük avluya fenerler asılır.
İlk günün akşamından ikinci günün öğle vaktine kadar orada uzun süre kalmadım, gecenin tüm konseptleri kırmızı fenerler ve her türlü fenerlerdi, her yerde ışıklar vardı. . . Günün konsepti, sokağın dört bir yanındaki turistlerin ve satıcıların işlemeli bir yastık ve en sevilen Guanyun sığır eti satın almasıdır. Yürürken yemek yiyin. Fener Festivali oldu Akşam gezintiye çıktığımda pek çok insanın bir ara sokağa girdiğini gördüm ve onları takip ettiler, sadece fener gösterisinin ilçe hükümet dairesinde çok canlı olduğunu fark ettiler.
Dönüşte kaldığım oteli neredeyse bulamıyordum.Çoğu sokaklar karanlıktı ve geceleri az insan vardı.Eski evlerin bazıları çok tuhaf görünüyordu. Gündüzleri her yerde insanlar var, her yerde biletler gerekiyor ve ücretler her yerde. Çok fazla fotoğraf çekilmedi, kalabalıktı. Özellikle ana caddede pek çok insanın olduğu yerde çok sinirleniyorum, huzursuz ve başım dönüyor.Yemek yedikten sonra hızlı yürümeye çağırdım Antik kentten çıkınca Pingyao antik kentinin dışındaki yeni şehre girdim. İçerideki hareketli sahne gerçekten farklı!