Günün çoğunda sadece birkaç yere gittim: Kaotmenler, Jiaochangkou, Shiba Merdiveni ve sonra metroya bindim. .
Chaotianmen Wharf bir çok fotoğraf çekti, nehir sahilinde yaptım. İki saatten fazla bir süre nehre baktım ve teknelerin sesini dinledim. Çok zaman geçti.
Geriye baktığımda ve merdivenlerde uçurtma uçuran birini gördüğümde bu resmi çektim.
Nehir sahilinde duran eski gemi paslı ve alacalı. Paslı rengini korumak istedim ama yine de siyah ve beyaz hissini en çok hissediyorum.
İkinci Gemi
Chaotianmen Meydanı'nda dinlenirken iki harika resim gördüm, bunlardan biri: Bir çocuğun elindeki uçurtma gökyüzüne kadar uzanıyor.
Bu ikincisi: Chongqing'den yaşlı bir adam meydandan iki nehrin kesişme noktasına bakıyordu, ona uzun bir süre baktı ve hala kelimeleri mırıldanıyor gibiydi.
Dağ kentinin eşsiz görünümü benim gibi ovada büyüyen ve kıyıda yaşayan bir şeyi hiç görmemiş. Chongqing'in hiyerarşik kentsel peyzajı, onu en çok sevmemin sebebidir. İşte on sekizinci merdivenin birkaç fotoğrafı. Onsekiz merdiven, Chongqing şehir merkezinde yıkılacak bir topluluktur. Eski ve harap. Ama burada farklı bir Chongqing gördüm, kapıda güneşin tadını çıkaran kediler, küçük erişte dükkanındaki terli lokantalar, sebze pazarındaki gürültü ve kalabalık, sanki sözde ekonomik kalkışa hiç yetişmemişim ama tek başıma rahat bir yemek veriyormuşum gibi Eski sahne.
Bu, eski Chongqing'in en otantik yönü olmalı, yeterince parlak değil, pazarın tadıyla dolu, ancak son derece taze ve canlı.
Sonra Chongqing'de hafif raylı sistemi deneyimledim. Aslında, sadece bir hafif raylı bilet almak için, pencerenin dışında bu ikisi var.
Bayu hikayesi ilgi çekicidir, ancak bu seferin çok kısa olması ve aceleyle geçmiş olması üzücü. Zevk alma fırsatım olursa kesinlikle oraya tekrar gideceğimi düşünüyorum. TV reklamları her zaman Chongqing'in bir zorunluluk olduğunu söylemez. Kısa ve kısa resimler için lütfen beni affedin, umarım gelecekte daha fazla içerik sağlanacaktır. Okuduğunuz için teşekkür ederim.