İnsanların kendi mutluluklarının yanı sıra sonraki yıllarında da aile mutluluğuna sahip olmaları ve taraflı olmamak için ikisine de sahip olmaları gerekir. Aile mutluluğu, çocuk ve torun sahibi olmanın mutluluğunun, aile sevincinin bir tür mutluluğunun tadını çıkarmaktır; kişinin kendi mutluluğu, yapmak istediğini yapmak, zevk almaktır! Bizim neslimiz 1950'lerde doğdu ve 1960'larda büyüdü, üç yıl boyunca doğal afetlerden zorluklar yaşamış, zorluklar da yaşamış, Büyük Atılım'ın acısını yaşamış, hiçbir şey öğrenememe karmaşasını da yaşamış; Bazıları dağlara ve kırlara gitmenin vaftizini ve işten çıkarılmanın çaresizliğini de deneyimledi; evlenme mevsiminde küçük yükler ve küçük yüklerle karşı karşıya kalıyorlar; çocuklar yetiştirilmeli, yaşlılar ilgilenmeli; kaderi bilme yılında aile eklenecek Torunlara gelin, tekrar bebek bakıcısı oldular ve hayatları son derece zor! Bizim neslimizde okul zor, iş zor, hayat zor, ev işleri zordur, iş ciddidir, ebeveynlerin çoğu evlattır, topluma karşı sorumludur, sadece kendilerine karşı Bu kaba bir hareket. Hayatımız boyunca böyle bir durum ... Emekli olduğumuzda, neden hayatımızın geri kalanını ele geçirip gün batımının güzelliğinin tadını çıkarmıyoruz? Söylendiği gibi, "çocuklar ve torunların kendi nimetleri vardır", "dağlar vardır, ancak dağlar bağımsız değildir", yani, biz olsak da olmasak da, çocuklarımız her zamanki gibi yaşamalıdır ve toprak olmadan kimse değişemez. Ama bazılarımız, gökyüzü kendimiz olmadan çökecekmiş gibi bu çemberden çıkamıyoruz. Aslında, çocuklarınıza yardım edecekseniz, salıvermek zorundasınız, salıvermek istiyorsanız, bu konuda ustalaşmalı ve asla kendinizi çocuklarınız için koltuk değneklerine dönüştürmemeli ve kaçamaz hale getirmemelisiniz. Yaşamın altmışıncı yılında, kendi boş zamanınız olmalı, yapmak istediğinizi yapmalı, tanışmak istediğiniz insanlarla tanışmalı, tanışmak istediğiniz arkadaşlarla tanışmalı, toplamak istediğiniz yemekleri toplamalı ve gitmek istediğiniz yere gitmelisiniz. Kendinize pişmanlık bırakın! Akşama Yangxi Önümüzdeki yıl, gün batımı güzel olsa da, şimdiden alacakaranlıkta, parıltı kısacık ve bir sonraki yıl karanlık ... Yarın artık bize ait olmayacak. Bu nedenle eski yıllarda cimri değil tüketici olmalıyız. Paranın kendi başına harcandığını bilmek gerekir; bankada ne saklanır ama kime aittir? "İnsanlar ölür ve para harcanmaz" gibi aptalca şeyler yapmamalıyız, hastane yatağında yatmayı beklemek yerine, "bıçak sırtı" na, yaşlılık yolculuğunda, arkadaşlarla buluşmaya, akşam yemeğine, alışverişe para harcamalıyız. Harcamak için gelmek, onu bir mirasa dönüştürmek değildir. Yaşlı arkadaşlar, acele edin ve uyanın! Hayatımızın geri kalanında yaşlılığın mutluluğunu ve mutluluğunu paylaşarak her günü birlikte mutlu yaşayalım!