ABD ile İran arasında bu kadar uzun süredir var olan çelişki, son yıllarda zamanın geçmesiyle birlikte yavaş yavaş zayıflamakla kalmadı, aslında son zamanlarda daha da yoğunlaştı. Bu ayın 13'ünde Irak haberleri, ABD Başkanı Trump'ın ABD ordusuna bu sabah erken saatlerde İran destekli Şii milis üslerine birden fazla saldırı başlatma emrini verdiğini bildirdi. Saldırıya uğrayan dokuz hedef için kayıpların sayısı sayısızdı. Kayıplarla ilgili olarak tespit edilebilecek tek şey, İran Devrim Muhafızlarından bir general ve İran Devrim Muhafızlarının dört üyesinin bir saldırıda öldürüldüğüdür. Biliyorsunuz, bu, İran'ın bu yıl feda ettiği üçüncü genel düzey personel. Şii milisleri de eklerseniz, burası zaten aynı seviyedeki beşinci sırada. Bir generalin değeri, sayısız altın ve gümüş hazinesi değerindedir.
Açıktır ki, beş kıdemli memurun sadece üç ayda ölmesi tesadüfi değildir. Tüm olayların dikkatli bir şekilde analiz edilmesinden sonra, İran'ın ABD'nin kullandığı "kafa kesme operasyonu" ndan muzdarip olduğunu bulmak zor değil. Amerika Birleşik Devletleri, bazı İranlı kıdemli generaller hakkında bilgi edinmek için güçlü askeri istihbarat sistemine güvendi ve ardından suikastlar yapmak için personel gönderdi. Eski Çinliler "Önce insanı vurmak, ata ateş etmek, hırsızı önce kralı yakalarken yakalamak" derlerdi. İlk önce rakibin çekirdek personeline saldırmak çabanın yarısını iki katına çıkarabilir. Bu perspektiften bakıldığında, baştan sonra kıdemli generalin suikastının ülkeye ne kadar zarar verdiğini de anlayabiliriz.
Aslında Ortadoğu'da İran'ın genel gücü zayıf değil, bundan önce bazı ülkeler İran'ı Ortadoğu'nun Kaplanı olarak adlandırdı. Ancak yine de İran, daha güçlü bir rakip olan ABD ile karşı karşıya kaldığında biraz güçsüz görünüyor. Asker sayısı Amerika Birleşik Devletleri kadar büyük değil ve silahlar ve teçhizat Amerika Birleşik Devletleri kadar güçlü değil. Bir sorunla başa çıkmak diğerinden daha zor. Mevcut ABD Başkanı Trump'ın şaşırtmayı seven bir görev olduğu gerçeğiyle birleştiğinde, İran'daki durumun daha da zor olduğu söylenebilir.
İran hala ABD'nin gölgesinde olsa da dünyayı bir süre temsil edemez. Belki gelecekte bir gün, İran daha güçlü olacak ve ABD ile rekabet edecek güce sahip olacaktır. Muhtemelen o gün hem kıdemli generaller hem de sıradan insanlar gölgelerin dışındaki hayata dönebilirler.