1970'lerin sonlarında Amerikalı gökbilimci Vera Rubin Samanyolu'nda düzensiz bir fenomen keşfetti: Yerçekimi yasasına göre Samanyolu çoktan çökmüş olmalıydı. Samanyolu yıldızlarının merkezi bir nokta etrafında dönmesinin nedeni, karşılıklı çekim kuvvetinin merkezcil bir kuvvet oluşturmasıdır. Bununla birlikte, Samanyolu'nun görünür madde kütlesi, böylesine büyük bir merkezcil kuvvet oluşturmak için yeterli değildir. Bu, Samanyolu'nun çıplak gözle görülemeyen bazı "karanlık maddelere" sahip olduğu anlamına gelir.
Bilim adamları ayrıca evrenin% 90'ının karanlık maddeden oluştuğu sonucuna vardılar, ancak hiçbir bilim adamı karanlık maddenin ne olduğuna cevap veremez. Amerikalı gökbilimci Vera Rubin'e göre, eğer seçerse, Newton mekaniğiyle ilgili problemler olduğuna inanmaya daha istekli ve evrende bazı görünmez karanlık parçacıkların olduğuna inanmak istemiyor.
Karanlık enerji, fizikteki en meşhur ve kafa karıştırıcı problemlerden biridir. Yerçekimine göre, evrenin genişlemesi yavaşlayacak.Ancak, iki grup Amerikalı gökbilimci 1998'de bir grup süpernovanın uzaklaşma hızını ve mesafesini ölçtüğünde, aynı şaşırtıcı sonucu ortaya çıkardılar: Evrenin genişlemesi yavaşlamadı, aynı zamanda hızlanıyordu! Diğer bir deyişle, evrensel yerçekimine ek olarak, daha güçlü bir itme de olmalıdır.Bilim adamları buna "vakum itme" diyorlar ve karşılık gelen enerjiye "karanlık enerji" deniyor. 1998'de en önemli bilimsel keşiflerden biri olarak listelendi.
Bununla birlikte, karanlık enerji tam olarak nasıl üretilir? Karanlık maddeyle ne alakası var? Hangi fiziksel yasalara uyarlar? Bilim adamları hala hiçbir şey bilmiyor.