Gençken annene sordun: "Dünyanın en iyi huylu ve en iyi çocuğu kim?" Diye cevapladın: "Başkalarının çocukları", büyüdüğünde kız arkadaşlarına "Dünyanın en iyi erkek arkadaşı kim?" "Başkasının evinin sevgilisi" dedi; evde annem sordu: "Dünyanın en iyi yemeği nedir?" Hewu, neden diğer insanların evleri? Şimdi başkalarının okul kafeteryasına VS kendi okulumuza bir göz atalım. Mezunlar, okulumuzun tekrar hayır işi yapıp yapmayacağını söylüyor mu?
Başka bir okulda bir yemek: köfte, köfte, brokoli, yulaf lapası. İster göbek, ister besin olsun, ister protein ister vitamin olsun, her şeyi içerir. Peki ya okul kafeteryasındaki yemekler? Bu nedir? Yeşil bambu pitaya mı vuruyor? Tencerenin altındaki "ateş ejderhası" tarafından teslim edilen ejderha meyvesi, neden bu kadar tuhaf hissettirdiğini bilmiyor musunuz? Kafeteryadaki şef her gün ejderha eti yemek istemez misin? Dedi. "Meyveyi" kurtar, bu hala "ateş ejderhası eti"! Gelin, bunu deneyin!
Başkalarının evinin okul kafeteryasında, üç tabak artı bir pirinç, ancak sadece domatesli çırpılmış yumurta, kızarmış nilüfer beyazı, dana topları ve kızarmış mısır. Rengi güzel görünmese de ... Okul kafeteryamıza bakın, aman tanrım ... Puf böreği şeker kamışı? Şef bugün ne düşünüyordu? Çiftçinin şeker kamışı satılamıyor, peki okul yeniden hayır işlerine mi başladı? Bu ne büyülü operasyon?
Başkalarının güveç, vay canına, bu büyük yumurta dükkanına bak, rengarenk yemeklere bak, tsk, dünyada lezzetli, gerçekten yemek istiyorum ... Okul kafeteryasındaki yemeklere bak, elmalı elmalı et, "diğer insanların evi" denen şey kantin? Bu zıtlık: yüzünde, kalbimde sırıtıyor ...
Başkalarının yemekhanelerine bir daha bak, oh! Bu Xiaolongbao kristal böreği ... oh! Bu baştan çıkarıcı büyük wonton güzellikle dolu. Hadi okul kafeteryamızdaki kızarmış karpuza ve meyve kivinin kraliçesine bakalım, (gülen yüz) Başkalarının kafeteryasını hiç kıskanmıyorum ...