On yıllardır, dünyanın her yerindeki bilim adamları, evrenimizin gerçekten devasa bir hologram olduğu veya olabileceği olasılığını inceliyorlar.Bu devasa holografik dünyada, geleneksel fiziğin yasaları yalnızca iki boyutlu uzaya uyum sağlıyor, ama öyle görünüyor Önümüzdeki her şey üç boyutlu, hatta çok boyutlu.
Hologram teorisi ilk olarak 1990'larda, modern fizik-kuantum mekaniği ve genel görelilikteki iki yenilmez silahı birleştirme girişiminde bulunulduğunda önerildi. Bu fikir, bir uzay kapasitesinin tüm bilgilerinin, günlük hayatımızdaki iki boyutlu koda benzeyen alanın iki boyutlu sınırında kodlanmış olarak kabul edilebileceğini açıklar.
Kara deliklerle ilgili olarak, bazı bilim adamları, kara deliğe düşen tüm "bilginin" aslında sınırlarında tutulduğuna (veya kodlandığına) ve olayın bir vizyonunu oluşturduğuna inanıyor. Bu prensibi evrenin geri kalanına uygularsak, karşılaştığımız her şeyle ilgili tüm bilgiler iki boyutlu sınırda kodlanır ve üç boyutlu olarak gözümüzün önünde gösterilir.
Kulağa çok zor gelebilir, ancak bu teori bir kez bozulduğunda, kara delikler ve nötron yıldızları gibi fizikteki birçok büyük sorunu çözecektir. Son araştırma sonuçlarının ışığında, bilim adamları, hologram ilkesinin, erken evrenin oluşumunu açıklayan standart Büyük Patlama modeliyle aynı olduğunu gösteren bazı heyecan verici anahtar kanıtlar ortaya koydular.
Bu hipotezin kanıtlanması açıkça zor olsa da, son yirmi yılda 10.000'den fazla ilgili makale yayınlandı. Son zamanlarda bazı bilim adamları, evrenin bir zamanlar kozmik enerji dalgası olan Büyük Patlama'nın ürettiği "son parıltıya" dayanan bir hologram olduğuna dair ilk sezgisel gözlem kanıtını keşfettiklerini iddia ettiler. Evrenin bu "gizemli resmi" insanlara ne öneriyor?
[Bu makale "Global Lab" tarafından 7 Haziran 2017'de yayınlanmıştır]