A ve ben bir okulda tanıştık. O zamanlar okulda küçük bir köylü işçisiydim, işçi, köylü ve asker öğrenciydi.Kendisinin merkezi olmadığı yerde bir köylü ile konuştuğunu uzun zamandır duymuştum. Daha sonra mezun oldu ve ders vermeye devam etti, ancak tüm işaretler bana kendisinin ve çiftçinin "köklü bir kırsal bölgenin" gürültüsünün ortasında yabancı bir ülkede yalnız kalan bir kızın dürtüyle yapılan bir itiraf olduğunu söyledi.
Saçma bir dönem nihayet sona erdi. Beklenmedik bir şekilde, halkın kıskanılacak bir öğretmeni haline gelen, şehre dönen eğitimli gençlerin gelgiti ortasında, çiftçiyle evlilik törenini gerçekleştirmek için şehre dönmek için zaten çok yalnız olan yola çıktı.
Evlendikten sonra ikisi birlikte yaşamanın bir yolunu bulmak için çok uğraştı, ama ne kadar zor! İdeolojik kavramlar ile yaşam alışkanlıkları arasındaki uçurumdan bahsetmemek gerekirse, toplum-toplumun oluşturduğu aşılmaz uçurum da vardır, sosyal rolünü gönülden şekillendirmek için profesyonel bir kadına ihtiyaç duyar, böylece onu aslen çaresiz ailesine daha kayıtsız kılar; Toplumun, çorak toprağına yapışması ve dengesiz ailesi için ona daha da umutsuz olması için bir çiftçiye ihtiyacı var. Yetersiz maaşı ile şehirde bir ev satın alan ve oğlunu evlat edinen biri pişmanlık duymazken, diğeri de umut ve umut olmadan ülkede kendi gücüyle çiftçilik ve hayvancılık yapıyordu ...
Kocası o yıl hastalanıp bıraktı, henüz 40'lı yaşlarında, yerel geleneklere göre kocasını kararlı bir şekilde dağın tepesine toprağa gönderdi.