Suudi Arabistan'da ortaya çıkarılan 90.000 yıllık Homo sapiens parmak kemiği fosili, "Afrika'dan çıkış" sözünü yeniden yazabilir
Afrika ve Doğu Akdeniz dışındaki bölgelerde ortaya çıkarılan en eski Homo sapiens fosilleri, ilk insanların daha önce düşünülenden daha sık göç ettiğini ve coğrafi kapsamlarının da daha geniş olduğunu gösteriyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın güçlü coğrafi ve kültürel bağları vardır.İngilizce kısaltmaları MENA, siyaset, çevre koruma ve diğer alanların tüm bu bölgeyi ifade etmesi için uygun bir isim haline gelmiştir. Süveyş Kanalı'nı geçtiğiniz veya kanalın üzerindeki köprüyü geçtiğiniz sürece, Asya ve Afrika'nın iki kıtası arasında gidip gelebilirsiniz, aralarındaki mesafe sadece 2,4 mil (yaklaşık 3,9 kilometre).
Erken insan göçü, modern köprü ve kanalların rahatlığına sahip değildi, ancak farklı jeolojik dönemlere ve iklim koşullarına göre, insanların binlerce yıldır bu iki kıta arasında göç etmesi çok olası. Bu biliş, tek başına, daha önce popüler olan ve 60.000 yıl önce Akdeniz'in doğu kıyısındaki Levan'a maceracı bir nüfusun göçüne kadar Afrika'da erken insanların yaşadığına inanan "Afrika dışı" modeline meydan okudu. özel.
Bu eski teoriye daha fazla meydan okumak için bilim adamları, Suudi Arabistan'da 85.000 ila 90.000 yıl önce olan bir Homo sapiens parmak kemiği fosili keşfettiler. Bu çalışmanın bulguları Nature Ecology and Evolution dergisinde yayınlandı.Bilim adamları tarafından bulunan orta falanks fosilleri (başparmak hariç tüm falanksların orta kısmı) Afrika ve Levant dışındaki bölgelerde ortaya çıkarıldı. Homo sapiens'in en eski fosili doğrudan tarihlendi.
Suudi Arabistan'ın Usta ilçesinde bulunan Homo sapiens parmak kemiği fosilleri.
Araştırma makalesinin baş yazarı Huw Groucutt, Seeker ile yaptığı röportajda, kendisinin ve uluslararası ekibinin bu 1.3 inç uzunluğundaki falanks fosili üzerinde çalışırken ilham verici keşiflerin birçok anını başlattığını söyledi. . İlki Ocak 2016'da oldu. Falanksı ilk kez keşfettiler ve hemen belli bir Homo türünden geldiğini anladılar ve heyecanlandılar. Otele döndükten sonra, bu bilim adamları parmak kemikleri hakkında bilgi indirdiler ve parmak kemiklerinin Neandertal ve diğer erken ırklarınkilere benzemediğini gördüler.
Bilim adamları, yalnızca çeşitli hominid türleriyle değil, aynı zamanda insan olmayan primatlarla da daha ayrıntılı bir karşılaştırma yapmak için fosilin üç boyutlu bir taramasını yaptılar. Sonuçlar, ekibin falanksın gerçekten anatomik olarak modern bir insandan geldiğine dair spekülasyonunu doğruladı.
Oxford Üniversitesi'nden doktora sonrası araştırmacı Gluckert, "Araştırmada kaydedilen her ilerleme bizi çok heyecanlandırıyor" dedi. Gluckett, kendisinin ve meslektaşlarının on yılın yarısından fazlasını Güneybatı Asya'da bu tür fosilleri arayarak geçirdiğini açıkladı.
Makalenin ortak yazarı olan Griffith Üniversitesi'nden Rainer Grün (Rainer Grün) ve Avustralya Ulusal Üniversitesi, parmak kemiği fosillerinin yaşını belirlemek için "uranyum bazlı izotopik tarihleme" adlı bir teknik kullandı. Bu teknik, kemikte mikro delikler oluşturmak için bir lazer kullanır ve ardından iz radyoaktif elementler arasındaki oranı ölçer. Nihai sonuç, fosilin 88.000 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu gösterdi. İlgili kalıntılardan ve tortulardan elde edilen diğer tarihleme sonuçları da yaklaşık 90.000 yıl önce yoğunlaşmıştır.
O zamanlar, fosillerin ortaya çıkarıldığı yerde birkaç tatlı su gölü vardı (şimdi Nevd Çölü'ndeki Usta Bölgesi). Çökeltilerin, diyatomların ve mikroorganizmaların analizi, önceki göl sisteminin çok yıllık olduğunu gösterdi. Bu nedenle mevsim değişse bile göl çabuk kuruyup görünümünü değiştirmeyecektir.
Gluckt, "Bölgenin çoğu otlak olabilir ve gölün çevresinde bazı ağaçlar büyür. Bu alan başlangıçta çok mevsimlikti, çünkü yaz aylarında yağmur yağacak. Bu nedenle yağmur mevsimi boyunca, Bu yemyeşil bir çayır olabilir. O zaman kurak mevsimde çimen ölebilir. Ancak tüm yıl boyunca göller olduğu için insanlar ve hayvanlar tüm yıl boyunca burada yaşayabilir. "
Usta ilçesinde ve araştırma yaptığımız diğer alanlarda yüzlerce hayvan fosili ortaya çıkarıldı ve bu da bir zamanlar bu bölgelerde çok sayıda hayvanın yaşadığını gösteriyor. "
Bu hayvan fosilleri, su aygırları, Perot sığırları (soyu tükenmiş bir Afrika bizonu) ve Afrika antiloplarının kalıntıları dahil olmak üzere Afrika hayvanları ile yakından ilgilidir.
Gluckett, "İnsanların hayvanların izinden gitmesi muhtemeldir veya insanlar ve hayvanlar aynı anda yayılabilir, çünkü ikisi yan yana yaşarlar" dedi.
Bilim adamları Suudi Arabistan'ın Ustar bölgesini araştırdı ve haritasını çıkardı.
Suudi Arabistan'a göç eden ataların alet eksikliği yoktu ve bu aletler hayvan kürkünü avlamak ve işlemekle ilgili olabilir. Usta bölgesinde, Gluckert, Max Planck Institute for the Science of Human History'den kıdemli yazar Michael Petraglia ve ekibi İnsanlar tarafından yapılmış 380 taş alet bulundu.
Gluckett, "Taş aletler yapmanın birçok yolu var," dedi ve "Taşlar el baltası gibi aletlere dönüştürülebilir veya çeşitli amaçlar için doğrudan bıçak olarak kullanılabilirler. Usta bölgesinde bilim adamları tarafından bulunan taş aletler ikincisine ait. Oradaki çakıl taşları özel bir şekilde işlendi. "
Usta ilçesinin atalarının kullandığı yönteme Levallois tekniği denir.
Bölgeye ilk gelen nüfusun ellerinde benzer araçlar olabilir. Bu göçmenler belki de Levant'tan gelmiş olabilir ... Sonuçta Usta bölgesi İsrail sahil ovasından sadece 404 mil (650 kilometre) uzaklıkta ama bu iki yerde ortaya çıkarılan eserler bekleneceği kadar benzemiyor.
Göçmenler o sırada Kuzey Afrika'dan olsaydı, Sina Yarımadası'nı geçip kuzeye Levant'ın orman kuşağına gitmiş veya doğuya ve güneye Arap bölgesine gitmiş olabilirlerdi.
Tulsa Üniversitesi'nde emeritus antropoloji profesörü olan Donald Henry'ye göre, göçmenlerin Kızıldeniz'in güney ucuna yakın dar Mande Boğazı üzerinden Afrika kıtasına girip çıkmaları bir başka olasılık. Henry yukarıdaki araştırmaya katılmadı, ancak araştırmayı gözden geçiren bir makale yazdı.
Henry, Seeker'a, Biyomlar, jeoloji ve coğrafi manzara açısından Arap ve Levanten bölgelerinin çoğunun Kuzeydoğu Afrika'nın bir uzantısı olduğu söylenebilir. Bunların farklı kıtalara bölünmesi yalnızca coğrafi nedenlerden dolayıdır. Rahatlık, gerçeklik değil. "
Yeni ortaya çıkarılan parmak kemiği fosilleri, yaklaşık 90.000 yıl önce bu bölgede bir insan popülasyonunun yaşadığına dair kanıt sağlıyor. İsrail'deki Misliya mağarasında bulunan Homo sapiens kalıntıları en az 177.000 yıl öncesine kadar izlenebilir.Bilim adamları, küçük bir diş minesinin yaşına odaklanmak için çeşitli analiz yöntemleri kullandılar. Mağaradaki kömürleşmiş çakmaktaşı aletler de Leva'yı temsil ediyor. Louva tekniğinin bir biçimi. Bu araştırma bulguları, bu yılın başlarında yayınlanan Science dergisinde yayınlandı.
İsrail'e göç, modern insanlığın en erken "Afrika'dan çıkışını" temsil ediyor. Ayrıca 65.000 yıl önce ikinci bir göç dalgasının meydana geldiğine dair kanıtlar var. Usta Bölgesi'ndeki arkeolojik keşifler bu iki aşama arasında olduğu için, erken insan göçü (Afrika'dan veya Afrika'ya geri) daha önce düşünülenden daha yaygın olabilir.
Suudi Arabistan'ın Usta Bölgesi'ndeki kazı alanına genel bir bakış, antik göl yatağı (beyaz alan) Nevd Çölü'nün kumullarıyla çevrilidir.
Henry şöyle dedi: "Afrika dışında bir, iki, hatta birkaç popülasyon olduğundan şüphelenmek için herhangi bir neden bulamıyorum ve aynı kültürel özelliklere, fizyolojik özelliklere ve genetik yapıya sahipler. Benim düşünceme göre, Homo sapiens nüfusunun neredeyse arka arkaya Afrika'dan yayılması ve hatta bazılarının tekrar Afrika'ya geri dönmesi daha muhtemeldir Homo sapiens'in en eski kanıtı Fas'ta keşfedildi. "
Bu kanıt, Fas'taki Jebel Yiro mağarasından çıkarılan fosildir.İlgili araştırma bulguları geçen yıl Nature dergisinde yayınlandı. Bilim adamları, bu kalıntıların 300.000 yaşında olduğunu ve türümüzün bilinen en eski fosilleri olduğunu keşfettiler. Güney Afrika'daki Floresbad adlı bir bölgede bilim adamları, yaklaşık 260.000 yıl önce erken Homo sapiens'e ait olduğuna inanılan bir kafatası keşfettiler.
Gluckert, "Bence birleşik arkeolojik, fosil ve genetik kanıtlar Homo sapiens'in Afrika'da birçok yerde ortaya çıktığını gösteriyor." Kökeni "model" diyor.
Stringer, Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi'nde antropologdur.
Stringer
Çoklu köken teorisi, Afrika kıtasının coğrafi kapsamının ötesine uzanıyor gibi görünüyor. Henry şöyle dedi: "En azından şimdilik, kemikler, taş aletler ve genetik kanıtlar, Homo sapiens için en olası ortamlar olarak Kuzey Afrika ve Levant'ı işaret ediyor gibi görünüyor."
İlginç bir sorunun, modern insanlarla Neandertaller arasındaki ilişkiyi anatomik anlamda anlamak olduğunu ekledi. Son yıllarda keşfedilen fosiller (bu yeni ortaya çıkarılan falanks dahil), bu iki ilkel türün belirli bölgelerde en az 20.000 yıldır bir arada yaşadığını göstermektedir. Henry, Neandertallerin kanıtlarının "ormanlık, engebeli Akdeniz tepelerinde" görünme eğiliminde olduğunu, modern insanların kanıtlarının ise çoğunlukla alçak bölgelerde olduğunu söyledi.
"Daha kısa alt uzuvlar ve güçlü vücut nedeniyle, Neandertallerin daha düşük egzersiz etkinliğine ve daha yüksek bazal metabolizma hızına sahip olduğuna ve bu da faaliyet aralığını sınırladığına" inanıyor.
Bu nedenle Neandertal vücut yapısı, başka yerlere yayılma yeteneklerini sınırlayabilir. Ancak bu, Homo sapiens ile evlenmelerini engellemedi. Bu evlilikler arası davranışlar nedeniyle Avrupalılar, Asyalılar ve Kuzey Afrikalılar Neandertal DNA'sının küçük bir bölümünü ellerinde tuttu.
Daha büyük bir bilmece ise: Usta Mahallesi'ndeki fosil parmak kemiklerinin temsil ettiği popülasyona ne oldu?
"Birçok genetikçi, 'başarısız bir yayılma' gerçekleştirdiklerini söyleyecektir, ancak gerçeğin net olmadığını düşünüyorum." Gluckert, "Genetik açıklamaların evrimi çok hızlı. Bu sorunları gerçekten çözmek için arkeolojiye ihtiyaç var. Bilim, paleontoloji, genetik ve paleo-çevre bilimi gibi birçok disiplinden araştırmacılar birlikte çalışıyor. "
Gluckert ve ekibi araştırmalarına Suudi Arabistan'da devam ediyor. Bu sadece Oxford Üniversitesi ile Max Planck İnsan Tarihi Bilimleri Enstitüsü arasındaki yakın işbirliğini değil, aynı zamanda Suudi Turizm ve Ulusal Miras Komitesi ve Suudi Jeolojisi ile işbirliğini de içeriyor. Soruşturma Bürosu ve dünyadaki birçok meslektaş arasındaki işbirliği.
Gluckett, "Aynı zamanda birçok farklı zaman dilimine de bakıyoruz. Yüzbinlerce yıl önce iklim koşulları iyileştiğinde insanların Arap bölgesine birçok kez yayıldığına dair kanıtlarımız var, bu yüzden şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz." Çeşitli çalışmalar yapın. "
Çeviri: O Wuyu
Redaksiyon: Qiqi
Editör: Man Qian
Kaynak: Arayıcı
