İnsanoğlunun yeryüzünde doğmasının üzerinden iki ya da üç milyon yıl geçti. Geçmişte, insanlar yeterince zeki olmadığında, bu dünyadaki insanlardan ziyade diğer nesneleri anlamak istiyorlardı. Ancak insanlar daha iyi beyinlere ve daha iyi insan bilincine sahip olduktan sonra, insanlar kendilerine dikkat etmeye ve kendilerini anlamaya başlar. Özellikle modern zamanlarda, Avrupa ve Birleşik Devletler dini prangalardan kurtulduktan sonra, insana dair anlayışları giderek arttı.
Modern tıbbın gelişmesi, insanların insan vücudunun tüm bölümlerini anlamasına neden olur. Elbette insanların anladığı ilk şey yüzeydeki deri, eller ve ayaklar ve diğer insan organlarıdır. İnsan beyninin veya genlerin vb. Daha derin seviyesi, ancak modern zamanların insanoğlunun keşfetme ve anlama yeteneğine sahip olmasından sonradır.
Son yıllarda en çok konuşulan şey, tek tek gen dizilerinin keşfedilmesidir. Açıkça söylemek gerekirse, bu DNA'dır. DNA ilk olarak 1953'te Amerika Birleşik Devletleri ve Britanya'daki biyologlar tarafından keşfedildi ve tanımlandı. Çince'de moleküler yapıda karmaşık bir organik bileşik olan ve genellikle hücre çekirdeğinde bulunan deoksiribonükleik asittir. Herkesin farklı bir DNA'sı vardır. Bu, herkesin farklı bir DNA dizisine, yani genetik bir diziye sahip olduğu anlamına gelir.
Şüphelileri ve akrabaları tespit etmek için mevcut DNA teknolojisi kullanılmaktadır. Bununla birlikte, daha sonraki çalışmalarda, gen dizisi hakkında daha fazla şey öğrenirsek, hastalıklara direnmenin insanlara çok yardımcı olabileceği bulundu. Genlerin kombinasyonu çeşitlidir. Dizide A, C, T ve G harfleriyle temsil edilen dört temel baz vardır. A harfi adenin, C harfi sitozin, G harfi guanin ve T harfi timindir.
DNA dizisinde bu dört bazın binlerce düzenlemesi vardır. Bilim adamları, hangi iki insanın aynı genetik diziye sahip olduğunu henüz keşfetmediler. Mevcut bilim ve teknolojide aynı gen dizisine sahip iki kişinin ortaya çıkmasının imkansız olduğu söylenebilir. Başka bir deyişle, gerçekte imkansızdır. Böylece insanların kendileriyle aynı genetik diziye sahip biri için endişelenmesine gerek kalmaz.
Öyleyse neden aynı gen dizisine sahip iki kişi görünmüyor? Bu sorunu çözmek için kuantum teorisinden başlamalıyız. Bazıları, bu bir yaşam bilimi sorunu değil mi? Neden kuantum teorisini içeriyordu? Gerçekte, gen dizilimi, belirsiz ve düzensiz olduğu için yaşam bilimlerine ait değildir. Kuantum teorisinde, fonksiyonların çöküşünü açıklama sorunu vardır.
İşlev çökmesi probleminde bilinçten bahsediliyor. Özetlemek gerekirse, bilinç mevcut bilim ve teknoloji için nihilist bir şeydir. İnsanlar bir karakterin fiziksel özünü kopyalayabilir ancak bilinç kopyalanamaz. Bilinç hiçbir şeydir ve görünmezdir, öyleyse bilinç nasıl var olabilir? Beyinde nasıl var olur?
Bilim adamları bu iki soruyu cevaplayamazlar. Çünkü bilinç, öngörülemez ve görünmez bir şeydir. Bu aynı zamanda yukarıdaki soruna da yol açar: Genlerin sırası da önceden kestirilemez çünkü hiçbir şekilde kopyalanamazlar. Klonlama bile aynı. Gen dizisi klonlanamaz ve kopyalanamaz.