Ay, dünyanın en yakın komşusudur ve ayın incelenmesi her zaman insan keşfinin konusu olmuştur. Peki ayda su var mı veya aydaki su nasıl farklı?
Aslında, 1999 gibi erken bir tarihte, NASA bilim adamları "Ay Arayıcı" ay uydusuna, ayın güney kutbuna yakın Ayakkabıcı kraterini vurması için komuta ettiler - aynı zamanda su aramak için, ancak bulamadılar. Daha sonra, Hindistan'ın ilk ay sondası Luna Chan 1 ve ayı geçen ABD Cassini ve Deep Impact sondaları sırasıyla ayda su kanıtı buldu. Ve yeryüzünde sıvı su şeklinde değil, gaz halinde su ve katı su olarak var olur.
Son araştırmalar, su bileşenlerini yapma sürecinde ayın, güneş rüzgarı adı verilen güneşten gelen sürekli yüklü plazma parçacıklarından etkilendiğini gösteriyor. Güneş rüzgarı aslında güneşin üst atmosferinden yayılan süpersonik plazma yüklü parçacıkların bir akışıdır ve genellikle "yıldız rüzgarı" olarak da adlandırılır. Güneş rüzgarı, güneşten gelen ve 200-800 km / s hızla hareket eden sürekli bir yüksek hızlı yüklü parçacık akışıdır.
Bilim adamları, güneş rüzgârının ve ayın yüzeyinin suyu oluşturan önemli bir bileşenle ilişkili olduğunu keşfettiler. Güneş rüzgârının ay yüzeyini nasıl etkilediğini analiz eden bilim adamları, bu etkileşimin suyun önemli bir bileşenini oluşturabileceğine inanıyor. İnsanlar olarak, uzun vadeli uzay araştırmalarında farklı olmayan suya güveniyoruz, bu yüzden bilim adamları suyun nasıl oluştuğunu ve güneş sisteminin başka yerlerini inceliyorlar.
NASA'nın Maryland'deki Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nde plazma fizikçisi olan William M. Farrell, "Suyun özel, büyülü bir bileşik olduğunu düşünüyoruz" dedi. Açıklamada dedi. "Ancak bu şaşırtıcı: Her kayanın, özellikle güneş rüzgarına maruz kaldıktan sonra su üretme potansiyeli var."
Farrell ve arkadaşları, ayın yüzeyinde meydana gelen kimyasal reaksiyonları simüle etmek için yeni bir yöntem geliştirdiler. Bilgisayar simülasyonları, güneş rüzgârının ay toprağındaki oksijen bakımından zengin bileşikleri parçalayabileceğini gösteriyor.
Daha sonra, güneş rüzgarındaki pozitif yüklü protonlar, hidrojen atomları oluşturmak için aydaki elektronlarla birleşir. Bu atomlar daha sonra ayda bulunan bir dizi farklı moleküldeki oksijen atomlarıyla karşılaşır ve yalnızca bir hidrojen atomu olmayan su olan hidroksil grupları oluşturur.
Araştırma ekibi, bu üç maddenin nasıl etkileşime girdiğini gözlemlemek için bu kimyasalı, ayın kabuğundaki hidroksil gruplarının sayısını ve ayın ince atmosferindeki hidrojen miktarını ve güneş rüzgarını birleştirdi.
Bu, güneş rüzgârını potansiyel olarak değerli bir kaynak haline getirir. Bu, genellikle yaşam için tehlikeli olarak kabul edilen bir fenomen için kabul edilemez bir ifade olsa da. Yeryüzünde bu rüzgarın olumsuz etkilerinden kalın bir atmosfer ve güçlü bir manyetik alan ile korunuyoruz, ancak ayda güneş rüzgarının çoğu yüzeye çarpıyor.
Bu çalışma şimdiye kadar sadece aya bakmış olsa da, bilim adamları, kayaların güneş rüzgarıyla karşılaştığı yerde benzer bir sürecin gerçekleştiğine inanıyor. Durum böyle olursa, bunun insanların ve robotların keşfi üzerinde gerçek bir etkisi olacaktır.