İnsanların uzun ömürlülüğü umudu, Amish adlı bir grup Kuzey Amerika yerlisinde gizli olabilir.
Modern tıptan uzak durmasına rağmen, bazı Amişler normalden daha uzun yaşarlar. Zavallı bir fare için bu, yaşamın ikinci baharı anlamına gelir. İnsanlar için yaşlanmayı tersine çevirme umudu.
Dr. Doug Vaughanın fare durumu iyimser değil: tüm vücutta saç dökülmesi var, her an kalp krizi meydana gelebilir ve beyin protein plaklarıyla dolu - insan vücudunda bu plaklar Alzheimer hastalığıdır işaret). Aşırı yaşlanmanın belirtileri kolayca elde edilebilir, ancak aynı laboratuvarda (Chicago'daki Feinberg Tıp Fakültesi'nin laboratuvarı) aynı yaştaki fareler genç canlılıkla doludur.
Bu ciddi yaşamsal belirtiler, Vaughan'ın deneyinin çok sorunsuz ilerlediğini gösterir. Bu fare, yaşlanmayı hızlandırabilecek çok fazla PAI-1 proteini üretmek için genetik olarak değiştirildi. Biyolojik açıdan genç olmasına rağmen zaman azalıyor.
Ancak Japonya Tohoku Üniversitesi'nde profesör olan Toshio Miyata'nın gönderdiği paket nedeniyle durum değişti. Pakette deneysel bir ilaç var. Miyata, bu ilacın farelerde PAI-I proteini miktarını azaltabileceğini ve meydana gelen aşırı yaşlanmayı tersine çevirebileceğini umuyor. Çok meraklı olan Vaughan, en azından insanların ilacın etkili olup olmadığını görmesine izin vermek için daha uzun yaşayacağını umarak ilacı farelerin yemeğine karıştırdı. Bu genotipteki fareler çoğu kez uyarı yapılmadan aniden ölür.
İlacı birkaç hafta aldıktan sonra Vaughan, farelerin saçlarının yeniden çıktığını ve sağlıklarının iyileşmeye başladığını fark etti. Farelerin gün geçtikçe gençleşmesini izledi. Miyata'nın ilacı vücudun hücresel yaşlanma ve ölüm sürecini yavaşlatıyor gibi görünüyor.
Günümüzde yapılan son araştırmalar, bazı kişilerin etkisi Miyata'nın ilacı ile aynı olan bir gene sahip olduğunu göstermektedir. Indiana'da az sayıda Amish insanı, PAI-1 protein seviyelerinin yarıya inmesine ve ortalama yaşam sürelerinin on yıl uzamasına neden olan genetik bir mutasyona sahiptir. Bu mutant gene sahip insanlar yaşlansalar bile, kan damarı duvarları son derece esnektir, bu da kardiyovasküler sağlığın bir işaretidir.
Amish
Vaughan, "Bunun, bireylerin ömrünü uzatmak için yaşlanma karşıtı çözümlere dahil edilebileceğini düşünüyorum" dedi. Bu mutasyonu diğer insanlara kopyalayabilirsek, en kaçınılmaz hastalık yaşlanmasına karşı savaşabiliriz.
Indiana'daki Amish topluluğu genellikle yaşlanma araştırmalarının konusudur. Geçen yüzyılda, Amerikalıların ortalama yaşam beklentisi 50'den 75'e yükseldi. Aynı dönemde, Amişlerin ortalama yaşam beklentisi her zaman 70-74 yaş arasındaydı.
Ancak Amişler 21. yüzyılın pek çok yaşam tarzını kabul etmediler. Vaughan, "Amişler 18. yüzyılın yaşam tarzını sürdürdü ve modern tıbbı iyi bir şekilde kullanmadı" dedi. Diğer Amerikalılar ile karşılaştırıldığında aşı olmuyorlar ve kolonoskopi gibi habis kanseri erken teşhis edebilecek pek çok tıbbi muayene almıyorlar. Vaughan, modern tıbbı kabul edebilen bazı Amishlerin daha uzun yaşayabileceğine inanıyor.
Çok az insanda bu tür uzun ömür mutasyonu vardır. "Bu mutasyon yalnızca Indiana'nın kuzeyindeki Amish ailesinde var olabilir," diye açıkladı Vaughan, "Amish halkı arasında evrensel değil." Bu mutasyonun 18. yüzyıla kadar izlenebileceğini söyledi. İsviçre tarafından Amerika Birleşik Devletleri'ne göç eden bir çift. Mutasyon ilk olarak toplumdaki bir kızda hiper pıhtılaşma semptomları olduğu için keşfedildi. Araştırmacılar sonunda onun iki "uzun ömür mutasyonu" olduğunu keşfettiler.
Vaughan, 40 araştırmacıdan oluşan bir ekibe liderlik etti ve Bern bölgesindeki Amish topluluğundan kan örnekleri almak için geçici bir tıp merkezi kurmak üzere kuzey Indiana'ya gitti. İrtibat kurdukları kişilerin yarısı atlar veya arabalar üzerine yapılan araştırmaya katılmak için geldi. Vaughan, "Bu mutasyonu ve bunun yaşlanma ve sağlıkla nasıl ilişkili olabileceğini çok merak ediyorlar" dedi. Tıp merkezinde dururken, kan almaya gelen genç ve yaşlıları gözlemlemekten kendini alamadı. "Saçlarını görmek istiyorum ama her zaman şapka takarlar," diye alay etti.
Sonunda, Vaughan, topluluktaki diğerlerinden ortalama 10 yıl daha uzun yaşayan mutasyona sahip 43 kişi buldu. Tahminine göre, Bern bölgesinde Amish kan ailesinin yaklaşık% 5'ini oluşturan aynı mutasyona sahip 300 kadar insan olabilir. Deney başlamadan önce, bu mutasyon ile uzun ömür arasında bu kadar net bir bağlantı bulacağını beklemiyordu. "Şaşırdım" dedi.
Byrne'li Amişlerin uzun ömürlülüğünün anahtarı vücutlarındaki her hücrenin derinliklerinde yatmaktadır. Yıllar önce, bilim adamları biyolojik yaşlanmanın telomerlerin uzunluğuyla (kromozomları koruyan ve aynı zamanda hücre replikasyonu için gerekli olan kromozomların uçlarındaki küçük başlıklar) ilişkili olduğunu biliyorlardı. Bu sürece insanların yaşlanması eşlik eder. "İnsanlar yaşlandıkça, tüm bu telomerler kaybolacak," dedi Vaughan ve "Kademeli ölümümüzün izini sürüyor."
İnsanlar yaşlandıkça, telomerler kısalmaya devam edecek ve sonunda hücreler çoğalma yeteneklerini kaybedecek. Artık kopyalanmayan bu hücreler ve dokular, Vaughan'ın farelerini aşırı derecede yaşlandıran protein olan PAI-1'in büyük miktarlarını salgılar.
PAI-1'i kodlayan gen, SERPINE1 genini ifade eder ve Vaughan tarafından bulunan 43 kişide, SERPINE1'in iki kopyasından biri mutanttır, yani SERPINE1'lerinden biri geçersizdir, bu nedenle yalnızca Normal PAI-1 miktarının yarısını üreterek telomerlerin kısalma hızı yavaşlar ve ömürleri uzar.
Vaughan'ın araştırmasının sonuçlarından, SERPINE1 geninin kopyalarından biri geçersiz kılınabilirse, tıpkı onun fareleri ve 43 Amish gibi yaşamımızı uzatabileceğimizi biliyoruz. Bu 43 kişinin PAI-1 proteini normal insanların sadece yarısı olmasına rağmen, her zamanki gibi sağlıklı görünüyorlardı. Bu erken aşamada, insanlarda bu mutasyonu indüklemede herhangi bir tehlike olmadığına dair hiçbir gösterge yoktur.
Ancak yaşamı uzatması beklenen bu keşiften nasıl yararlanacağız?
Bir seçenek, insan embriyonik genomunu düzenlemek için "gen makası" CRISPR teknolojisini kullanmaktır. Bu yılın başlarında, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri'nden araştırmacılar böyle bir düzenleme yaptılar, ancak şu ana kadar bu araştırma, aslında insan bebeklerine dönüşecek embriyolar üzerinde yapılmadı. Vaughan, "Bu yaklaşımın ana akım haline gelmesi birkaç yıl hatta on yıllar alacak" dedi.
Vaughan, tıpkı farelerde kullandığı ilaçlar gibi, insanlarda PAI-1 üretimini engellemek için ilaçlar geliştirmemiz gerektiğine inanıyor. Japonya'da Toshio Miyata insan deneylerine başladı. Ve Vaughan, etkinliğini test etmenin daha iyi bir yolunun, HIV bulaşmış gruplar gibi hızla yaşlanan grupları kullanmak olduğunu söyledi. Aynı zamanda, Toshio Miyata, kellik tedavisi için bu ilacı Japonya'da kaydetmeyi düşünüyor.
Azalan PAI-1 seviyeleri, metabolizmanın iyileştirilmesi ve diyabet insidansının azaltılması dahil olmak üzere birçok sağlık yararı ile ilişkili görünmektedir. PAI-1 inhibe edici ilaçlar verilen obez farelerin de kilo verme olasılığı daha yüksekti. Ancak insan ömrünün karanlık tarafı da var. Hücre ne kadar uzun süre çoğalabilirse kanser riski o kadar yüksek olur çünkü kansere neden olan mutasyonlar hücre çoğaldığında DNA'ya sızar.
Vaughan, şimdilik, insan ömrünün geleceğinin hücre ölümü ve kanser arasındaki sınırda yattığını söyledi.
Çeviri: Kaz
Kaynak: Kablolu
Oluşturuldu: En yaratıcı fikirleri keşfetmek için tiyatro tarzı çevrimdışı konuşma platformu
