Bu binanın tasarımı gerçekten gökyüzüne karşı, Wang Jianlin hakkında ne düşünüyorsun?
New York'taki Clouds Mimarlık Ofisi her zaman (nao) düşünce (dong), fil (da) ve kuvvet (kai) ile binalar tasarlamasıyla bilinir. Ancak, yeni "Analemma Tower" tasarımıyla bu gökdelen yere inşa edilmedi, ancak alçak dünya yörüngesindeki bir asteroid üzerinde asılı duruyor bu stüdyo kendini aşmış olabilir.
Stüdyo tarafından tasarlanan Evrensel Yörünge Destek Sistemine (UOSS) göre, büyük bir asteroit önce dünyanın yörüngesine çekilir ve ardından gerçek bir gökyüzü haline gelmek için yerden yüksek mukavemetli bir kablo kullanılarak süper bir bina havada kaldırılır. Kent.
Cloud Architecture Studio, projeye önce Dubai'nin yukarısında başlamayı önerdi, çünkü şehir süper yüksek binalar inşa etme konusunda zengin deneyime sahip.
Bu gök kalesi, dünyanın dönme periyoduna (yani günün saatine) uyması için jeosenkron yörüngeyi kullanacak, bu da kuzey ve güney yarımküreler arasındaki yörüngesinin "8" sayısına (günlük iz denilen) benzer olduğu anlamına geliyor. Yani Suntravel Kulesi her gün aynı yere dönecek olsa da, bir günde dünyanın farklı bölgelerine seyahat edebilecek.
İnsanlar yıldızlara baktığından beri uzayda yaşamak her zaman güzel bir özlem olmuştur. Ancak uzun bir süre insanlar bunun sadece bir illüzyon olabileceğini düşündüler. Bununla birlikte, inşaat amacıyla kuyrukluyıldızları çekme fikri NASA'nın 2021 asteroit programından çok uzak değil. NASAnın Asteroid Yeniden Yönlendirme İnsanlı Görevi (ARCM), bir uzay aracını büyük bir asteroide fırlatmayı ve ardından yörüngesini değiştirmeyi amaçlamaktadır. Uzay aracı, asteroidin yolunu ayarlamak için bir demirleme tertibatı ile donatılmış bir robotik kol kullanacak.
Day Trail Tower, bu NASA planı temelinde sadece bir adım daha ileride.
Resimde görüldüğü gibi, bu devasa bina gökyüzünde asılı duruyor ve içinde yaşayanlar "insan" olacak - böylesine inanılmaz bir binada yaşamanın düşünülemez yüksek maliyeti düşünüldüğünde, bu metafor kaybolmuyor uygun. Yaşamanın ekonomik sorunundan bahsetmişken, şöyle sorabilirsiniz: Eğer yerden bu kadar yüksekte yaşıyorsanız, her sabah işe nasıl gidersiniz? Cloud Architecture Studio tarafından verilen çözüm, aşırı zeka ve delilik arasındaki sınırda yatıyor: Sakinleri yere dönmek için paraşüt kullanmaya teşvik edilecek.
Elbette, paraşütle atlama akıllıca bir harekettir, ancak iniş noktasının arazisi yeterince yüksekse. Örneğin, iz kulesi o gün Midtown Manhattan'ın üzerinden geçtiğinde, sabah işe gidip gelmeniz için mükemmel bir paraşütle atlama yeri olacaktır. Ancak, kule ihtiyacınız olan her şeye sahipse, neden ayrılasınız?
Gündüz seyahat kulesinin tüm enerji ihtiyacı, kulenin üzerine (yani sürekli ışığın olduğu atmosferin üzerindeki kısım) kurulacak güneş panelleri ile sağlanacak ve çevredeki bulutlar (yoğunlaşma ve yağmur yoluyla) istikrarlı bir su kaynağı sağlayacaktır. Ticari işlevsel alan, kulenin alt ucunda yer alır ve insanların dinlenebileceği alan kulenin yaklaşık üçte ikisinin üzerindedir. Uzaydaki vakuma yakın ortama ve eksi 40 santigrat derecelik düşük sıcaklığa uyum sağlamak için, binanın mukavemetinin güçlendirilmesi ve monte edilen pencerelerin troposfer üzerindeki inanılmaz basınca dayanabilmesi gerekir.
Gökyüzündeki bu şehre ek olarak, Cloud Architecture Studio, tamamen kendi kendine yeterli olabilen buluta yerleşmek için bir fikir olan "Cloud Skipper" ı da tasarladı.
Bulut gemileri, atmosferdeki yüksek hızlı hava akımlarının ürettiği sabit rüzgara kendilerini bağlamak için büyük kanatlara ve uzun kablolara sahiptir - rüzgar onları yukarı kaldıracak ve gökyüzünde bir yer işgal etmelerine izin verecektir. Bulut tekneleri elektrik üretmek için rüzgar türbinleri ve güneş panelleri kullanır ve bir huni aracılığıyla yağmur suyunu toplar ve depolar. Bulut sakinleri, bahçecilik bitkilerini büyütmek ve bakımını yapmak için organik kompost kullanabilir - bu alan yalnızca hayvanları ve çiftlik hayvanlarını yetiştirmekle kalmaz, aynı zamanda insanların masmavi bir mavide biraz yeşil hissetmelerini sağlar.
Bulut gemisi tasarımının en ilginç yönlerinden biri, oluşturduğu bulut topluluğunun yerden farklı özelliklere sahip olmasıdır. Yüksek hızlı hava akımlarının değişen doğası ve bulut gemilerinin yere bağlı olmadığı gerçeği göz önüne alındığında, buradaki bulut topluluğu göçebe bir yapıya sahiptir ve gerçekten rüzgarla birlikte gelir ve gider.
Cloud Architecture Studio'nun vizyonunda rüzgarın bu yaşam tarzı ütopik bir toplum yaratacak.
Cloud Architecture Studio ayrıca kozmik radyasyona direnebilen bir bina olan "Mars Ice Home" u (Mars Ice Home) tasarlamak için NASA ile işbirliği yaptı. Mars'taki iglo şişirilebilir, yapısal bileşenler olarak buz kabukları kullanır ve aynı zamanda radyasyona karşı kalkan görevi görür. İglo'daki su doğrudan Mars'tan alınacak ve dondurulduktan sonra yarı saydam bir torbaya doldurulacak. Ev ayrıca bariyer olarak karbondioksit kullanıyor ve bu gazlar Mars atmosferinden de alınabilir.
Eskimo kulübesinin asıl amacı, Mars'taki insan ileri karakolunun önemli bir bileşeni haline gelmekti ve üç temel parçaya sahip: şişirilebilir bir yapı, genişletilebilir bir sistem ve erişim ve dağıtım bileşenleri. İglo içerisine bilim laboratuvarları, kütüphaneler, mutfaklar ve seralar gibi tesisler inşa edilebilir.
Bu iglolar şeffaftır ve bu, Marslı sakinlerin potansiyel akıl sağlığı sorunlarını çözmenin ilginç bir yoludur. Farklı bir gezegene geldiğinizi ve ikametinizin yapay ışıklandırmalı bir kara delik olduğunu hayal edin Nasıl hissediyorsunuz? Şimdi, alternatif olarak, iglolar doğal ışığa nüfuz edebilir ve sakinlerin Mars'ın muhteşem manzarasının keyfini çıkarmasına izin verebilir.
Bu iddialı mimari tasarımlarla artık bir seçimle karşı karşıyasınız: Gelecekte bulutta mı yoksa uzayda mı yaşamak istiyorsunuz?
Çeviri: O Wuyu
Kaynak: KABLOLU
Oluşturuldu: En yaratıcı fikirleri keşfetmek için tiyatro tarzı çevrimdışı konuşma platformu
